Bugun...
SON DAKİKA

Akşehir’in Varoluş Mücadelesi: Marka Şehir Olmak ve Anlam Kazanmak

 Tarih: 21-07-2025 20:34:00
kadir öztaş

Günümüzde şehirler yalnızca fiziki yerleşim alanları değil; aynı zamanda yatırım, ziyaretçi ve nitelikli insan kaynağı çeken, küresel ölçekte rekabet eden ve kültürel kimlik inşa eden dinamik organizmalar hâline gelmiştir. Bu çerçevede, şehirlerin sürdürülebilir varlıklarını inşa edebilmeleri için iki temel stratejik alan öne çıkmaktadır: şehir pazarlaması ve kültür yönetimi.
Şehir pazarlaması, bir kentin potansiyelini, özgün kimliğini ve farkını görünür kılarken; kültür yönetimi bu görünürlüğe anlam, derinlik ve kalıcılık kazandırmaktadır. Bu bağlamda şehirlerin varoluş mücadelesi, yalnızca tanıtım faaliyetleriyle değil; aynı zamanda kültürel mirasın yönetimi ve stratejik hikâyeleştirme yoluyla desteklenmelidir.
Akşehir, sahip olduğu tarihî ve kültürel değerler bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. Özellikle Nasreddin Hoca gibi evrensel ölçekte bilinirliğe sahip bir mizah ve bilgelik figürünün bu şehirle özdeşleşmiş olması, Akşehir’i kültürel marka haline getirebilecek güçlü bir anlatı kaynağına dönüştürmektedir. Ayrıca Akşehir’in Millî Mücadele dönemindeki stratejik rolü ve tarihsel hafızadaki yeri, şehrin çok katmanlı bir hikâyeyle yeniden anlamlandırılmasını mümkün kılmaktadır.
Buna karşın, Akşehir’de de birçok Anadolu şehrinde olduğu gibi stratejik şehir pazarlaması ve kurumsal kültür yönetimi yaklaşımlarının yeterince gelişmediği görülmektedir. Özellikle etkin bir DMO (Destination Management Organization – Destinasyon Yönetim Organizasyonu) yapısının eksikliği, şehrin kendine ait anlatısını oluşturma, kültürel mirasını çağdaş bir yorumla sunma ve bütüncül bir destinasyon deneyimi geliştirme süreçlerini zayıflatmaktadır.
Yerel yönetimlerin, sivil toplumun ve özel sektörün koordinasyon içinde çalıştığı çok paydaşlı ve katılımcı bir modelin olmayışı; Akşehir gibi kültürel zenginliği yüksek şehirlerin, potansiyellerini gerçekleştirmekte zorlanmasına neden olmaktadır. Girişimler çoğu zaman kısa vadeli kampanyalarla veya proje bazlı tanıtım etkinlikleriyle sınırlı kalmakta, sürdürülebilirlikten uzaklaşmaktadır. Bu da, uzun vadeli marka değeri oluşturmak yerine, geçici dikkat çekici hamlelerle sınırlı kalan bir etki yaratmaktadır.
Amsterdam, VisitLondon, VisitScotland gibi kurumsallaşmış şehir pazarlama yapıları; yalnızca tanıtım değil, aynı zamanda hikâyeleştirme, dijital iletişim, kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir turizm politikalarının entegrasyonuyla başarılı örnekler sunmaktadır. Bu modellerin başarısının temelinde; yerel yönetim, özel sektör ve toplulukların birlikte hareket ettiği çok katmanlı bir yönetişim anlayışı yatmaktadır.
Akşehir’in bu tür bir modeli benimseyerek sürdürülebilir ve profesyonel bir DMO yapısı kurması, hem kültürel mirasının daha etkin yönetilmesini sağlayacak hem de şehir pazarlamasının stratejik bir zemine oturmasına katkıda bulunacaktır. Nasreddin Hoca’nın evrensel mizah anlayışı ve Akşehir’in tarihsel bağlamı; yalnızca yerli değil, uluslararası ziyaretçilere de hitap edecek güçlü bir anlatı sunma potansiyeli taşımaktadır.
Eğer Akşehir, güçlü bir “şehir markası” olmak ve anlamlı bir “hikâye” ile hafızalarda yer edinmek istiyorsa, şehir pazarlaması ve kültür yönetimini bir bütün olarak ele almalı; bu süreci kurumsal yapılarla desteklemelidir.
 Şehirler yalnızca haritalarda değil; zihinlerde, kalplerde ve dijital mecralarda yer edinebildikleri sürece varlıklarını güçlendirebilir. Akşehir de bu bağlamda, sahip olduğu kültürel ve tarihî sermayeyi stratejik şekilde yönettiği takdirde, ulusal ve uluslararası düzeyde güçlü bir marka şehir olabilir.
#ŞehirPazarlaması , #KültürYönetimi  #akşehir  #nasrreddinhoca, #millimücadele #destinasyon,  #citymarketing,  #yatutarsa  #sendehaklısın

  Bu yazı 2278 defa okunmuştur.
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • BUGÜN ÇOK OKUNANLAR
  • BU HAFTA ÇOK OKUNANLAR
  • BU AY ÇOK OKUNANLAR
YUKARI