Çıplaklık Normalleşiyor mu?

Çıplaklık Normalleşiyor mu?

Son günlerde dikkat çekici bir tabloyla karşı karşıyayız. Sokakta, parkta, okulda, hatta resmi kurumlarda bile artık "edep" kavramını hiçe sayan bir giyim anlayışı yayılıyor. Gençler arasında moda diye başlayan bu akım, sanatçılar aracılığıyla meşrulaştırılıyor, sosyal medya ile pompalanıyor.

Bir öğrenci sınava neredeyse çıplak sayılacak kıyafetlerle girmek istiyor. Sahneye çıkan bazı sanatçılar, teşhirden başka bir anlam taşımayan kıyafetlerle gençleri adeta yönlendiriyor. Parklarda, caddelerde, doktor muayenehanelerinde bile mahremiyet kalmamış. Bu durum toplumda haklı olarak şu soruları gündeme getiriyor:

Bu kızların anaları babaları yok mu? Erkek kardeşleri, kocaları, eşleri, en azından aile büyükleri hiç mi müdahale etmiyor?

Bizim kültürümüzde aile demek, edep ve haya demektir. Bir erkek, annesini, kızını, eşini, bacısını korur. Ama görünen o ki modernleşme adı altında “serbestlik” ve “özgürlük” diye dayatılan şey, aslında aile bağlarının çözülmesi, utanma duygusunun yok olmasıdır.

Oysa İslam dini bu konuda gayet nettir. Hem erkeğin hem kadının giyinme sınırları belirlenmiştir. Kadın için tesettür farzdır. Erkek için de edep, avret mahallini örtmek ve vakarını korumaktır. Bunlar sadece dini kurallar değil, aynı zamanda insanın kendi onuru ve saygınlığı için de gereklidir.

Bugün kadınları "çıplaklık yarışına" sürükleyen anlayış aslında kadını özgürleştirmiyor, bilakis nesneleştiriyor. Reklamlarda, sahnelerde, sosyal medyada kadın, adeta bir ürün gibi sunuluyor. “Özgürlük” kılıfıyla yapılan bu yönlendirme, aslında büyük bir köleliktir.

Son olarak şunu sormak lazım:
Bu gidişin sonu nereye varacak? Çıplaklık normalleşirse, utanma duygusu kaybolursa, aile yapısı ayakta kalabilir mi?

Bugün genç kızlarını özgürlük adı altında çıplaklığa teşvik edenler, yarın toplumda oluşacak ahlaki çöküşün vebalini taşıyabilecekler mi?

Unutmayalım: Medeniyetimizi ayakta tutan şey edep ve haya duygusudur. Haya kalkarsa, geriye sadece kaos kalır.