ADAM OLMAK

Sözlük anlamıyla adam olmak; yetişip iyi bir duruma gelmek, "adam olmak için çok çalıştı" ya da düzelip işe yarar bir hale gelmek, "yazı biraz adam oldu" örneklerinde olduğu gibi kullanılır. Ancak kelime, yalnızca sözlükteki bu dar anlamıyla sınırlı değildir.

Adam olmak, memleketini terk edip iyi bir meslek sahibi olmak değildir. Yurt dışında okuyup başarılar elde etmek de tek başına adam olmak demek değildir. Amerika’da büyük bir kariyer sahibi olabilirsiniz; seçimlere girip aday da olabilirsiniz. Kazansanız da kaybetseniz de bunlar tek başına sizi "adam" yapmaz. Çünkü adam olmak, bakış açınızı değiştirip, öğrendiklerinizi alıp canım memleketinize dönerek vatanınız ve insanınız için hayırlı işler yapabilmektir.

Bir Hikâye

Rivayet edilir ki; köyde yaşayan emekli bir çiftçi amcamız, kıt kanaat geçimini sürdürmektedir. Oğlu büyümüş, köyden ayrılıp okumaya gitmiştir. Baba, oğlunun vatana, millete hayırlı bir evlat olmasını, yani adam olmasını ister. Elinden geldiğince imkan sağlar, dilinden de “Oku oğlum, adam ol” sözünü eksik etmez.

Oğul ise bu sözleri bir tür küçümseme gibi görür ve “Ben adam olacağım!” diye hırs yapar. Okur, büyür, hasbelkader kaymakam olur. Artık koskoca bir ilçenin mülki amiridir. Ancak içinde taşıdığı gurur ve yanlış özgüvenle, babasına hava atmak ister. Onu yanına çağırır; hem de jandarma aracılığıyla…

Yaşlı baba, neye uğradığını bilmeden kaymakamlık binasına doğru yürür. Yaklaştıkça üstünü başını düzeltir, kasketini çıkarır. Kolay mı kaymakamın karşısına çıkmak… İçeri girer, kapı açılır, karşısında oğlunu görünce gözleri dolar. Oğlu gururla, “Bak baba, ben adam oldum; hem de kaymakam oldum!” der.

Baba derin bir nefes alır, titrek bir sesle şu sözleri söyler:
“Evet oğul, kaymakam olmuşsun, bu doğru. Ama adam olamamışsın. Eğer adam olsaydın, babanı ayağına çağırmaz, sen babanın ayağına giderdin.”

Günümüze Dair

Bugün ise çok şükür ki; makam mevki peşinde olmayan, vatandaşa sahip çıkan, gece gündüz demeden çalışan, saygılı, dürüst ve millet odaklı mülki amirlerimiz var. Babasına değil, bütün vatandaşa evlat gibi sahip çıkan; onların derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen kaymakamlarımız, valilerimiz görev başında.

Adam olmak, işte tam da budur:
Makamı, mevkiyi bir güç gösterisi değil, millete hizmet aracı olarak görmek…